- diken gibi
- adj. thorny, spicular, thistly
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
diken diken olmak — dik duruma gelmek, dikleşmek Kâhyamın, pos bıyıkları kirpi sırtı gibi diken diken oldu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikenleşmek — nsz Diken durumu almak, diken gibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılçık — is., ğı, hay. b. 1) Balıkların eti arasında bulunan diken gibi ince ve küçük kemik 2) bit. b. Fasulye, bakla vb. sebzelerin yeşil kabuğunda ve ekin başaklarında bulunan sert ve kıl gibi uzun lif 3) sp. Alttaki güreşçinin, kuyruk sokumunu hızla ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikenli tel — is. Üzerinde yer yer diken gibi sivri çıkıntıları olan ve bir yeri korumak, geçişi güçleştirmek için kullanılan tel Sıra sıra demir beton direkler arasında dikenli teller gerilmişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sertleşmek — nsz 1) Sert bir durum almak, katılaşmak Yarı ağarmış yumuşak kumral sakal tersine dönerek diken gibi sertleşti. R. N. Güntekin 2) Gücü artmak, zorlu bir durum almak İklim sertleşti. 3) mec. Bir kimsenin davranış veya sözleri sert, kırıcı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıtkalamak — parmakların ucu ile diken gibi nesne çıkarmak, cemitlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dut — is., bit. b., Far. tūt 1) Dutgillerden, kuzey yarım kürenin genellikle ılıman bölgelerinde yetişen, yapraklarıyla ipek böceği beslenen ağaç (Morus) 2) Bu ağacın, ak, kara, pembe renkte ekşi veya tatlı, sulu meyvesi Birleşik Sözler dut kurusu dut… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği kanamak — aşırı üzüntüden sarsılmak Zaten kostüm meselesinden dolayı üzülen ve hırçınlaşan yüreği sanki bir diken yığınına sürtünür gibi kanıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
NİŞ — f. (Arı, akrep gibi böceklerde olan) İğne. * Diken. * Ağu, zehir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük